Her ne varsa benim dediği, en az bir detayını bilmeli insan. Ya da farklı bir bakış açısı ile; hiç kimsenin bilmediği bir özelliğini bildiği, artık o kişinindir.
Mesela, en hoşlanmadığı kokuyu bildiğin senin düşmanındır. En sevdiği notayı bildiğin senin müzisyen arkadaşındır. İnsanı daha çok ona ait hissettirir; araba kullanırken direksiyonu kaçıncı ayarda tuttuğunu bilmek ya da çayı kaç şekerli içtiğini…
Hapşurduktan sonra çok yaşa dendiğinde “hep beraber” mi diyor dostun yoksa “sen de gör” mü? Ya da ayrı yazılacak “-de” leri hep bitişik mi yazıyor? Eğer o “senin” ise bilmelisin.
Koşarken mi terlediğini yoksa koşmayı bıraktıktan sonra mı, ya da terliyken” kucaklamayayım, şimdi terliyim” mi der? Onu bilir işte o kişi… “Senin” dostun “senin” düşmanın” senin” arkadaşın ya da “senin” kuzenindir ama” senin” olduğu kesindir.
En az birini bilmeli insan benim dediklerinin, hem de hiç kimsenin bilmediğini. Kahkahalar atıyor da olsa bir kenarı çekip alakasız bir şekilde “Bir şeyin mi var?” sorusunu sormalı ve daima haklı çıkmalı. Kalabalıklar arasındayken dahi yürüyüşünden bile bir aksilik olduğunu anlamalı…
Yalan söylediğini farkedebilmeli insan “benim” dediklerinin. “Aaa böyle de şaka olmaz ki!” demeli ve ardından tutamayıp kendini gülümsemeli.
Benim düşmanım dediği için de aynı şey geçerli. Acıyı mı sever ya da ekşiyi mi? Neden hoşlanır neden hoşlanmaz tahminden öte, bilmeli.!
İstiklal Marşı’nı onca şiir arasından seçtiren neydi? Akif’in “O benimdir o benim!” derken kastettiği noktayı nasıl sahiplendiği olabilir mi? Ve gözden kaçırmayalım, sahiplenmenin de ötesinde “benim” dediği için verdiği emeği…
İçine dünyaların sığdığı o “yarım akıllı” telefonlara gigabytelarca hafızaya inat; cep numarasını ezbere bilmeli insan “benim” dediklerinin. Çok mu gerekli? Bilmem. Ama bence ezberlenmeli. Yüzlerce kişinin demiyorum elbet. Anne babadan başka birkaç numara bilmekten kime ne zarar gelir ki? Ne de olsa o numaralar da “senin” değil mi? Aman kim uğraşacak değil cevabımız, evet eminim. Ama vakit yok ve uğraşmak gerek değil mi?
Uğraşmaya değmez mi? Bir kampanya filan başlatacak değilim. Bana da düşmez. Ama değer verip “benim dediğimiz üç kişinin cep numarasını ezbere bilmekten de sanırım hiç birimize zarar gelmez. Hem onların yüzüne bakışımız bile değişecek “Hey ben senin cep telefonunu ezbere biliyorum!” güveniyle bakmak çok daha güzel bence. Naçizane bir tavsiye benim ki.
İyelik ekini hiç düşünmeden kullandığınız insanlarla bir ömür boyu “o ek” ile muhatap olup; “numaralarını ezbere bilerek” yaşamanızdır Ağustosun şu sıcak gününde dileğim. Çünkü “hayat” dediğimiz koşuşturmaca “sizin” olanlarla güzel…”Benim” birbirinden değerli dostlarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder